Antalya’da Musa dağının eteklerinde, dik bir yamacın altına arka arkaya sıralanmış Ceneviz ve Sazak koyları yer alır. Küçük bir yarımadanın kuzeydoğuya bakan yakasındaki Ceneviz Koyu ve güneybatı tarafındaki minik Yalancı Koy ve onun karşısında yer alan Sazak Koyu muhteşem bir üçlü oluştururlar. Hem Çıralı hem de Adrasan’dan bir saatlik tekne yolculuğuyla ulaşılabilen Ceneviz ve Sazak koylarını tepelerden seyretmek doyumsuz bir keyif yaşatır insana…
Açık denize bakan Ceneviz Koyu, yamacındaki kale kalıntısından dolayı bazen Porto Ceneviz olarak anılıyor gemiciler tarafından. Yalancı Koy ile ayrıldıkları sırtta konumlanan savunma kalesinin antik Olimpos şehrine ait olabileceği düşünülüyor. Sazak Koyu’nun tabii ve korunaklı konumu, bölgenin geçmiş zamanlardan beri bir liman olarak kullanıldığının delilidir. Durgun sularında yatları dinlendiren Ceneviz ve Sazak sahilleri, soyu tükenmekte olduğu için koruma altına alınan Akdeniz fokunun da yaşama alanıdır.
Kafanızı dinlemek, medeniyetten, elektrikli aletlerden, cep telefonunuzdan (telefon çekmiyor), laptopunuzdan, her şeyden uzak; beş yıldızlı otel değil ama gökteki yıldızları sayarak rahatlıkla bol oksijenli bir havada uyuyacağınız bir yer: Sazak Koyu…
Antalya’dan çıkarak Sazak Koyu’na gitmek isterseniz, ilk durak Adrasan’dır. Adrasan’ın (Çavuşköy) Antalya’ya uzaklığı 95 km. Yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculukla ulaşabilirsiniz. Özel arabanızla gidiyorsanız, Antalya’dan Kemer istikametine gidip, Kemer’den sonra Tekirova’yı da geçiyor, yolun solunda Olympos, Çavuşköy (Adrasan) tabelasını görürsünüz. Deniz yönüne uzanan biraz virajlı ve çam ağaçlı 20 km’lik asfalt yola giriyorlar. 15 km sonra Olimpos sapağı geliyor, sapmadan devam ettiğinizde Çavuşköy meydanına geliyorsunuz. Jandarma merkezinden sola sahile inen yola dönüp yaklaşık 2 km devam ettikten sonra karşılaşacağınız çınar ağacı ve camiden sola dönerek dere kenarından kısa bir süre yol almanız yeterli oluyor.
Otobüs ile gidiyorsanız Antalya otogarında indiğinizde hemen yandaki binada ilçeler terminalinde yaz mevsiminde günde 2 kere Adrasan’a servisi vardır. Bunun dışında bir zamanda gidecekseniz, her 30 dakikada bir Kumluca ilçesi servisi mevcut. Bu servise bindiğinizde Olimpos, Çavuşköy sapağında iniyorsunuz. Adrasan yol sapağına 1 saat aralıklarla gelen Adrasan minibüsüne binebilirsiniz.
Adrasana geldikten sonra sahilde derenin sahille buluştuğu yerin arka yamacında dozerle açılmış patika bir yol var. Yolun başında da devrilmiş bir Sazak Koyu tabelası. 8 gidiş, 8 dönüş toplam 16 km’lik bir parkur. Halk bu yolu yürüyerek veya arabalarıyla kullanarak Sazak Koyu’na ulaşıyor. Ancak iki aracın karşılıklı geçmesine yol pek izin vermiyor. Tabiat katliamlarına ilave olarak, burada da bir doğa katliamı yapılmasının eşiğinde… Bu güzel koy satın alınmış. Sit alanlarının Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlanmasını sağlayacak, yeni çıkacak kanunla da, bu eşsiz ve bâkir koy ileride lüks otellerle işgal altına alınabilir.
Yol boyunca birkaç defa yol ayrımı geliyor karşınıza… Bunların diğer küçük koylara gittiğini düşünerek, yolunuza sol taraftan devam ediniz. Yolda karşılaşılan menfezler, ağaçların ve suyla taşınmış taşların arasında, kendine has harika bir görüntü sergiliyor. Mevsim sonbahar ama dağdan taştan çiçek fışkırmış burada… Yamaçların içlerinden fırlamış gibi görünen, pembe/mor renkli karanfil benzeri çiçekler ve yine her yerde sıklamenler… Boşuna dağ menekşesi dememişler bunlara… Dağ taş her yer onlarla dolu. Kimi yerde kayaların içinden çıkmışlar, şartların zorluğu etkilememiş her yerde hayat bulmuşlar. Pembe mor çiçekleri kadar kendisi de bir o kadar narin ve zarif görünümlü… Kalp şeklindeki yaprakları ve desenleri estetik. Biraz daha yakından bakıldığında, her nebatın aynı olmadığını görürsünüz. Kiminde açık renkler hâkimken, kimi sıklamenlerin yaprakları daha koyu yeşil.
Yolda giderken karşınıza köylüler çıkar, selamlaşıp sohbet edebilirsiniz. Hayvan otlatanlar, ot toplayanlar ve avcılar var. “Buralarda yaban domuzunun çok olduğunu” söylüyorlar. Patika, daha sık ağaçların olduğu bir ormanlık bölgenin içinden geçiyor. Bir anda kuşların önce telaşla bağırdığını sonra sessizleştiğini fark edersiniz. Dikkatli dinlediğinizde, yırtıcı kuşların seslerini duyabilirsiniz.
Artık daha bâkir yerlerde yürüdüğünüzün farkına varırsınız. Yolun öte tarafında, oldukça sık bir orman var. Her yerde domuz yataklarını görmek mümkün…
Sazak Koyu’na artık iyice yaklaştınız. 10 dakikalık bir mesafe kaldı. Yaklaştıkça heyecanınız artıyor. Nihayet patika yeşil bir düzlüğe gelince çalıların, ağaçların ardından bizi bir anda büyüleyen manzara ile karşılaşırsınız. Sazak Koyu karşınızda… Deniz burada adeta bir havuz gibi olmuş. Durgun ve mavi rengiyle kendine çağırmakta…
“İyi ki gelmişiz” dedirten bir gün yaşarsınız bu koyda… Dilerseniz burada kamp da kurabilirsiniz ama malzemelerinizi yanınıza almış olmanız şarttır. Çünkü yol da dâhil olmak üzere, hiçbir yerde su kaynağı yok. Telefon çekmiyor, elektrik kaynağı vs hiçbirşey yok, tamamen tabiatla başbaşasınız. Artık bu güzelliğin tadını çıkarmak lazım…